3 SORU 3 CEVAP

Peki, taklit etmekten tamamen kurtulmanın imkânı yok ise ve taklit etmeden yaşayamaz durumda isek ki böyle olduğumuz anlaşılıyor, taklit konusunda nasıl hareket etmemiz gerekir?Taklit etmekten mutlaka kaçınmamız gereken ve taklit etmekte bizim için hayatî derecede sakınca bulunan durumlar ve konular var mıdır?Varsa o durumlar ve konular nelerdir?Taklit etmemizde hayatî derecede sakınca bulunan durumlar ve konularda, taklitten tamamen kurtulmak için ne yapmamız ve nasıl bir yol takip etmemiz gerekir?

Cevap1:Taklit, hayatımızın bir gerçeğidir. Mutlaka taklit etmemiz gereken, taklit etmekten kaçınamaz olduğumuz durumlar ve konular olduğu gibi, taklit etmekten mutlaka kaçınmamız gereken ve taklit etmekte bizim için hayatî derecede sakınca bulunan durumlar ve konular da vardır.

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem 120.000'i aşkın Müslümanakarşı yapmış olduğu Veda Hutbesinde şöyle buyurmuştur: تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[1]Hz. Peygamber, bu sözleriyle Müslümanlar için uyulması ve taklit edilmesi gereken ölçüyü koymuştur. Bu ölçü Allah’ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm ve Peygamberi Hz. Muhammed’in sünnetidir. Müslüman insan, bu ölçüye göre hayatını düzenlemelidir. Yani hayatında uygulayacağı/taklit edeceği şeyler de bu iki esasa uygun olmalıdır. Şayet bu iki esasa göre hayatımızı düzenlersek, bunlardaki ilkeleri hayatımızda tatbik edersek, taklidimiz bunlara göre olursa kazanırız. Bunların dışındaki şeyleri taklit etmeye yönelirsek kaybederiz, hüsrana uğrarız. Allah Teâlâ bizleri hüsrana uğrayanlardan eylemesin.

Taklit etmememiz/taklitten kaçınmamız gereken hususlar ise, Kur'ân-ı Kerîm’de yasaklanan şeylerdir. Mesela şeytanı taklit etmemeliyiz. Dalalet üzere olan geçmişlerimizi ve büyüklerimizi taklit etmemeliyiz. Şirk üzere olan Ehl-i Kitabı, Yahudi ve Hristiyanları taklit etmemeliyiz. Zira Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde; “Kim bir kavme benzerse o onlardandır.”[2]buyurmak suretiyle şirk ve dalalet üzere olan Ehl-i Kitabı taklit etmekten bizleri sakındırmıştır. Nitekim bir defasında Allah Resulü; “Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler/kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz.” demek suretiyle Müslümanları uyarmıştır. Ashab-ı Kiram; “Ya Resûlallah! (İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?” diye sordukları zaman Hz. Peygamber Efendimiz; “ya başka kimler olacaktı.”[3]buyurmuştur.

Soru2:Hemen herkes “iyi ahlâk sahibi olmak” gerektiğini söyler!Peki; “İyi ahlâk sahibi olmak” niçin bu kadar önemlidir?, “İyi ahlak sahibi olmasak” ne olur?, “İyi ahlâk sahibi olmasak” olmaz mı?, “İyi ahlâk” kim tarafından tespit ve tayin edilebilir?, Sadece ahlak ile ilgili değil genel olarak, “Neyin iyi neyin kötü olduğunu” kim, hangi yetkiyle tespit ve tayin edebilir ve etmektedir?

Cevap2:Her şeyi yoktan var eden, sonsuz kudret sahibi Yüce Allah’tır. Onun kudreti ve ilmi sınırsızdır. Neyin iyi,neyin kötü olduğunu da en doğru bir şekilde Yüce Yaratıcı bilir ve belirler. Nitekim göndermiş olduğu ilahî kitaplarda iyi ahlakı, güzel ahlakı da o açıklamıştır. Dolayısıyla onun açıklamalarını kabul eden ve hayatında uygulayan insanlar, iyi ahlak sahibi olmuşlardır, kabul etmeyip de uygulamayan/Allah’ın yasakladığı davranışlarda bulunan insanlar da kötü ahlak sahibi olmuşladır. Yüce Allah, Peygamberi Hz. Muhammed’i “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.”[4]buyurmak suretiyle, onu en güzel ahlak üzere gönderdiğini açıklamaktadır. Dolayısıyla onu örnek edinmemiz gerektiğini Kur'ân-ı Kerîm’de açıkça ifade etmektedir.[5] Allah’ın en güzel örnek olarak gönderdiği peygambere iman edip onun ahlakıyla ahlaklanan, güzel ahlak sahibi olan insanlar, hem bu dünyada mutlu ve huzurlu bir hayat sürecekler hem de ahirette ebedi kurtuluşa erişeceklerdir. Hz. Peygamber’i örnek edinmeyen/güzel ahlak sahibi olmayanlar ise kaybedip hüsrana uğrayanlardan olacaklardır.  

Soru3:Bereket nedir, hayatımızdaki bereketsizliğin sebepleri nelerdir?

Cevap3:Bereket Arapça “burûk” mastarından gelen bir kelimedir. Asıl olarak “devenin bir yere çökmesi, orada kalıp beklemesi” anlamına gelmektedir. İyi ve hoş karşılanan bir şeyin süreklilik arz etmesine bereket denilmiştir.[6] Bereket maddî şeylerde bolluk ve çokluğa, manevî şeylerde ise saadete vesile olmaktadır. Kısacası bereket; azın çoğalması, bereketsizlik ise çoğun azalmasıdır. Bereket, mutluluk ve saadete vesile olur. Bereketsizlik ise, imkânların felakete dönüşmesine sebep olmaktadır. Bereket, Yüce Allah’ın kullarına bir ikramı, bereketsizlik ise Yüce Allah’ın bir ikazıdır. Bereket cenneti kazanmanın bir yolu, bereketsizlik ise cehenneme götürün bir yoldur.

Günümüzde geçmişe göre birçok nimet içerisinde olmamıza rağmen, hayatımızın birçok alanında bereketsizliği yaşamaktayız. Mesela hayatımızda zamanın bereketsizliği, sevgi bereketsizliği, dünyevî geçim bereketsizliği, bilginin bereketsizliği, hizmet bereketsizliği gibi birçok alanda bereketsizlik yaşamaktayız. Peki, hayatımızdaki bu bereketsizliğin sebepleri nelerdir? sorusuna gelince; bu konuda çok şeyler söylemek mümkündür. Ancak ben burada bereketsizliğin en önemli temel sebeplerinden bahsetmek istiyorum. Bereketsizliğin birinci ve ön önemli sebebi iman zâfiyetidir. Ayrıca nimetlere şükürsüzlük, merhamet eksikliği, kul hakkına riayet etmemek, adaleti terk etmek, dünyevileşme hastalığına kapılmak, sabahın erken vakitlerini değerlendirmeyip uyku ile geçirmek, temizliği ve nezaketi terk etmek, kanaat duygusunun zayıflaması, büyüklere hürmetsizlik gibi sebepler de bereketsizliğin önemli sebepleri arasında yer almaktadır. Hayatımızda bereketin yok olmasına sebep olan bu ve benzeri davranışlardan uzak durursak inşallah Yüce Allah, hayatımıza bereket verecek, böylece hem dünyada huzurlu bir hayat yaşayabileceğiz hem de ahirette ebedi mutluluğa kavuşacağız.

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

 

[1]     Tirmizî, “Menâkıb”, 31; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/14, 17, 26; Mâlik b. Enes, el-Muvatta, “Kader”, 3.

[2]     EbûDâvûd, “Libâs”, 5; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/50.

[3]     Buhârî, “Enbiya”, 50; Müslim, “İlm”, 6.

[4]     Kalem 68/4.

[5]     Ahzab 33/21.

[6]     Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “brk” md; İbnManzur, Lisânü’l-ʿArab, “brk” md; Zebîdî,Tâcü’l-ʿarûs, “brk” md.