Çok dikkat etmem televizyon reklamlarına. Beni de pek etkilediğini düşünmüyorum. Açıkçası tüketime yönelik reklamlardan etkilenip de alışveriş yapan bir model de değilim.
Bir gün beni bir İstanbul numarası aradı. Özür dileyerek konuya girdi. Bir araştırma şirketinin çalışmasıymış. Son tüketicinin reklamlardan etkilenme şiddet ve oranını tespit etmeye yönelik bir çalışmaymış.
Tamam dedim, arkasından bir sürü soru geldi. Beyaz eşya reklamı, yok mutfakla ilgili konserve sorusu, gıda , market zincirlerinin isimleri, bankalar, şurası burası derken ,soruyu soran arkadaş benden pek te mutlu olmadı sanırım.
Hatırladığın bir reklam yok mu beyefendi dedi en son olarak.
Vallahi yok dedim.
Muhtemelen benimle bu testi yapan arkadaş ,bu nasıl bir adam yav demiştir içinden,
Bu şirket ,hatırı sayılır markaların insan beyninde ki yaptığı etkiyi, anlamaya çalışıyormuş.Bıraktığı bu etki ve algının sosyolojik ve psikolojik bıraktığı karşılıklara göre de strateji belirliyormuş.
En son bir reklam filminin içinde geçen hikayeyi bana anlatmaya başladı arkadaş.
Buzdolabı açılıyormuş. Eeeeee demişim.
Düdüklü tenceresi buzdolabından çıkıp havada uçuyormuş. Sonra kapağı açılıyormuş havada, sonra gidip mutfakta ki yemek masasına iniş yapıyormuş.
Yemekler bir bir düdüklüden çıkıp, masanın üzerindeki tabakların içine servis oluyormuş.
Ayrıca yemeklerin üzerinde dumanları da tütüyormuş.
Ben yine gayri ihtiyari eeeee demiş ve sormuşum.
Neymiş yemekler diye ?
Adamcağız dedi ki efendim. Reklam filmin de yaprak sarması var yanında limonu da . Sonra kabak tatlısı ,cevizi üstün de dedi.
Evin hanımı da Selda hanımmış. Hatırlıyor musunuz dedi arkadaş.
Birkaç saniye düşündüm. Yav dedim kendi kendime, dört tane soru sordu hiç birini bilemedik. Bunu bari “ hatırladım bak bunu” diyeyim dedim.
Cevap vererek, bak dedim bunu hatırladım. Çocuk nasıl mutlu oldu nasıl, telefondan hissedebildim sevincini.
Bu sefer yine soruyu sordu .Bu reklam da ki en önemli obje nedir?
Bu sefer hemen cevapladım. Düdüklü tencerenin uçması ve kabak tatlısı dedim. Çocuk notlar aldı. Teşekkürler etti. Sonra kapattık.
Sonra,kendi kendime mülahaza ve mütalaalar yaptım. İnşallah benim gibi bir izleyici ve tüketicinin verdiği cevaplara göre strateji belirlemezler diye düşündüm. Yoksa vayyy hallerine.
Gelelim esas mevzuya. Fakat bu sefer beni bir reklam hakikaten etkiledi.
Getir isimli bir tedarik firması var. Bu firmanın son günlerde televizyonlar da dönen bir reklamı.
Seyredenler hatırlamıştır ,İbrahim BÜYÜKAK isimli bir tiyatro oyuncusu var. Reklam da baş rollerde ,sınıfta öğrenci soytarı gibi de giyinmiş. Sınıfta bir de öğretmen var üstüne kolsuz bir örme kazak, gömleği de var kravat da takmışlar.
İbo soruyor sözde öğretmene hem de emir kipinde . Güya öğretmene diyor ki; Getir nerelerde diyor. O da , Adana dan başlayıp 81 vilayeti bir solukta sayıyor ve sonun da saf salak bir saflıkla Bayburt’u saydık mı yav diye soruyor. Güya “Getir” denilen firma , 81 vilayette hizmet veriyormuş. Anladık yani reklamda ki ana temayı.
Firma elbette reklam yapacak. Fakat bu reklam da bana göre bildiğiniz bir şebeklik, dangalaklık, aşağılama, salak tipli öğretmen algısı gibi öğretmen camiasını ve aziz milletimize bir sürü terbiyesizlik yapılmıştır.
Öğrenci öğretmene emir kipi ile say bakalım der mi yavv. Öğretmen de , adres almış kömür kamyonu misali bir soluk ta sayar mı .
Kıymetli ve saygıdeğer hocalarımızı düşürdükleri hale bir bakın.
Birkaç gün bekledim birileri tepki koyar mı diye. Demek ki herkes hayatından memnunmuş.
Getir denilen bu firma, derhâl bütün öğretmelerden ve Türk milletinden özür dilemelidir.
Ahhhh eski halim olacaktı. Bu reklam “dim direkt”eylem sebebi idi.
Allaha emanet olun , kalın sağlıcakla.
BU NASIL BİR AFFEDİLMEYECEK TERBİYESİZLİKTİR.
Çok dikkat etmem televizyon reklamlarına. Beni de pek etkilediğini düşünmüyorum. Açıkçası tüketime yönelik reklamlardan etkilenip de alışveriş yapan bir model de değilim.
Bir gün beni bir İstanbul numarası aradı. Özür dileyerek konuya girdi. Bir araştırma şirketinin çalışmasıymış. Son tüketicinin reklamlardan etkilenme şiddet ve oranını tespit etmeye yönelik bir çalışmaymış.
Tamam dedim, arkasından bir sürü soru geldi. Beyaz eşya reklamı, yok mutfakla ilgili konserve sorusu, gıda , market zincirlerinin isimleri, bankalar, şurası burası derken ,soruyu soran arkadaş benden pek te mutlu olmadı sanırım.
Hatırladığın bir reklam yok mu beyefendi dedi en son olarak.
Vallahi yok dedim.
Muhtemelen benimle bu testi yapan arkadaş ,bu nasıl bir adam yav demiştir içinden,
Bu şirket ,hatırı sayılır markaların insan beyninde ki yaptığı etkiyi, anlamaya çalışıyormuş.Bıraktığı bu etki ve algının sosyolojik ve psikolojik bıraktığı karşılıklara göre de strateji belirliyormuş.
En son bir reklam filminin içinde geçen hikayeyi bana anlatmaya başladı arkadaş.
Buzdolabı açılıyormuş. Eeeeee demişim.
Düdüklü tenceresi buzdolabından çıkıp havada uçuyormuş. Sonra kapağı açılıyormuş havada, sonra gidip mutfakta ki yemek masasına iniş yapıyormuş.
Yemekler bir bir düdüklüden çıkıp, masanın üzerindeki tabakların içine servis oluyormuş.
Ayrıca yemeklerin üzerinde dumanları da tütüyormuş.
Ben yine gayri ihtiyari eeeee demiş ve sormuşum.
Neymiş yemekler diye ?
Adamcağız dedi ki efendim. Reklam filmin de yaprak sarması var yanında limonu da . Sonra kabak tatlısı ,cevizi üstün de dedi.
Evin hanımı da Selda hanımmış. Hatırlıyor musunuz dedi arkadaş.
Birkaç saniye düşündüm. Yav dedim kendi kendime, dört tane soru sordu hiç birini bilemedik. Bunu bari “ hatırladım bak bunu” diyeyim dedim.
Cevap vererek, bak dedim bunu hatırladım. Çocuk nasıl mutlu oldu nasıl, telefondan hissedebildim sevincini.
Bu sefer yine soruyu sordu .Bu reklam da ki en önemli obje nedir?
Bu sefer hemen cevapladım. Düdüklü tencerenin uçması ve kabak tatlısı dedim. Çocuk notlar aldı. Teşekkürler etti. Sonra kapattık.
Sonra,kendi kendime mülahaza ve mütalaalar yaptım. İnşallah benim gibi bir izleyici ve tüketicinin verdiği cevaplara göre strateji belirlemezler diye düşündüm. Yoksa vayyy hallerine.
Gelelim esas mevzuya. Fakat bu sefer beni bir reklam hakikaten etkiledi.
Getir isimli bir tedarik firması var. Bu firmanın son günlerde televizyonlar da dönen bir reklamı.
Seyredenler hatırlamıştır ,İbrahim BÜYÜKAK isimli bir tiyatro oyuncusu var. Reklam da baş rollerde ,sınıfta öğrenci soytarı gibi de giyinmiş. Sınıfta bir de öğretmen var üstüne kolsuz bir örme kazak, gömleği de var kravat da takmışlar.
İbo soruyor sözde öğretmene hem de emir kipinde . Güya öğretmene diyor ki; Getir nerelerde diyor. O da , Adana dan başlayıp 81 vilayeti bir solukta sayıyor ve sonun da saf salak bir saflıkla Bayburt’u saydık mı yav diye soruyor. Güya “Getir” denilen firma , 81 vilayette hizmet veriyormuş. Anladık yani reklamda ki ana temayı.
Firma elbette reklam yapacak. Fakat bu reklam da bana göre bildiğiniz bir şebeklik, dangalaklık, aşağılama, salak tipli öğretmen algısı gibi öğretmen camiasını ve aziz milletimize bir sürü terbiyesizlik yapılmıştır.
Öğrenci öğretmene emir kipi ile say bakalım der mi yavv. Öğretmen de , adres almış kömür kamyonu misali bir soluk ta sayar mı .
Kıymetli ve saygıdeğer hocalarımızı düşürdükleri hale bir bakın.
Birkaç gün bekledim birileri tepki koyar mı diye. Demek ki herkes hayatından memnunmuş.
Getir denilen bu firma, derhâl bütün öğretmelerden ve Türk milletinden özür dilemelidir.
Ahhhh eski halim olacaktı. Bu reklam “dim direkt”eylem sebebi idi.
Allaha emanet olun , kalın sağlıcakla.
Ekleme
Tarihi: 31 Aralık 2021 - Cuma
BU NASIL BİR AFFEDİLMEYECEK TERBİYESİZLİKTİR.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.