Son günlerde Nevşehir imiz ile komşumuz Kayseri arasında bir takım ihtilaflar yaşanmakta. Bilerek ya da bilmeyerek yapılan bazı küçük kelime oyunları telaffuzlar, yazılı ve görsel medya da ifşa olunan ifade ve görüntüler.
Bu tür yaklaşımlar, bazen de yakıştırmalara da gebe oluyor. Adamın dediği tamam da, demediğini de tartışıyoruz.
Aslında bu olup bitenlerin tamamı ekonomik dürtülerden dolayı ortaya çıkan şeyler.
Sanırım bölgede Kozaklı termal bölgesi dâhil 50.000 e yakın yatak var. Ciddi bir turizm sirkülasyonu.
Geleni gideni, balona bineni, kafeler de, gece kulüplerin de para harcayanlar, müzeler, ören yerleri, transferler, rehberler, acenteler, hediyelik eşyacılar, çanak çömlekçi, son zamanlarda bir de turla gelenlere kuruyemiş alışverişi yaptırma çılgınlığı başlamış.
Elbette para kazanmak isteyen herkesin ağzının suyu akıyordur. Bu normal değil mi?
Gerçekten çok normal bir durum.
“Bir yerde, ticari bir alan da para kazanılmaya başlanıyor ise rakipler de çoğalır.”
Para kazanmak isteyen kişi de önce reklama para harcar. Bu da iktisadi bir teori ve kuraldır.
Komşumuz Kayseri de iktisadi anlamda güçlü bir şehirdir. Ciddi bir sanayisi olan, belki de işsizin olmadığı ya da en az olduğu şehirlerdendir. Ticari anlam da reklama da ihtiyacı yoktur.
Ama Turizm nimetlerinden yararlanmak adına bir takım çalışmalar içerisinde olduğunu biliyorum. Arkeolog ve sanat tarihçileri ile yakın temaslara geçtiklerini Büyükşehir Belediyesinin bazı güzel çalışmalara imza attığını da biliyorum.
Şehir içerisinde yapılan bir çok restorasyon çalışmalarını bazı lokasyonlar da yapılan faaliyetleri bizzat yerinde gördüm.
En son bölgemizde ki tüf kaya örneklerinde ki gibi bir yeraltı müzesi kazı çalışması yapıldığını da biliyorum.
Kültepe-Kaniş Höyük kazıları ve bulunan arkeolojik değerler bile başlı başına makaleler yazılacak kıymette şeylerdir.
Yüksek Okul eğitimimi, Erciyes Üniversitesinde okuduğum için şehrin yapısını iyi bilirim. Bir sürü eş, dost, akraba ve arkadaşımızın olduğu kadim bir şehirdir Kayseri.
Yıllarca da esnafımız Kayseri toptancılarından ürün almaktadır. Hala da bu alışverişler devam etmektedir. Canı sıkılan Kayserili hadi bir Nevşehir’e gidelim der. Nevşehir’li de hadi bir Kayseri yapalım der.
İstanbul’dan uçakla gelen misafirlerimizin yüzde sekseni Kayseri hava alanına inmektedir. Gider hava alanın dan alır geliriz.
Sürekli işimiz olur. Hastamız olur. Fakülteye ya da marka özel hastanelere gideriz.
Doğrumu? Eeeeee tabi ki doğru.
Ama bu saydığımız ticari ve iktisadi ilişkiler çok çok iyi olmasına rağmen her nedense son birkaç yıldır anlamsız bir iddialaşmanın içine girdik.
Düzeltelim falan derken, ara sıra bu ihtilafı depreştirecek yeni yeni aksiyonlar da oluşturmaktayız.
Sonrasında; Bazen kelime anlamalarını düzeltmeler, yanlış anlaşıldık demeler, aslında şunu demek istemiştik gibi yan yola girmeler falan filan.
Sonuçta ortada bir pasta var. Herkes kenarından, kıyısından bu pastadan pay almak adına bir şeyler yapacak.
Peki, Kapadokya denilince ne anlıyoruz.
Biz Nevşehirli olarak ne anlıyoruz. Kayserili ne anlıyor. Tarihçi ne diyor. 1924 de Yunanistan’a gönderilen mübadiller ne anlıyor.
Kapadokya’nın Belediye Başkanı kim? o halde.
Yazı pek uzamış, bazı ek bilgiler ile bir sonraki yazımızda bu konuyu kamuoyu ile paylaşacağım.
Hayretler içinde kalacağız.
Kalın sağlıcakla.