Kendi kendimize şunu sormamız lazım aslında bizler bu tartışmanın neresindeyiz. Acaba içimizde hayvan sevmeyen var mı dır.
Bir çok tanıdığımızın evlerinde kedi var cins cins bazı evlerde sokak kedisi dediğimiz tekir kedisi var. Bazıları kuş besliyorlar bazılarının tercihi ise akvaryum. Evlerin içinde köpek besleyenleri de biliyoruz. Bu saydıklarımızın hepsi de sevimli hayvanlar .Elbette bu bir tercih meselesi.
Ancak kamuoyunun tartıştığı konu başı boş sokak hayvanları ve bilhassa köpek konusu.
Amerika dahil bir çok Avrupa devletini gördüm ve bu gelişmiş ülkeler de hiç sokak hayvanı görmedim. Bu ülkelerin bizim sorun diye düşündüğümüz bu işi nasıl çözdüklerini bilmiyordum ama bu sıkıntı tartışılır hale geldiğinde okuduklarımla biraz olsun aydınlandım.
Gelişmiş batı ülkelerinde çok basitçe izah edilecek olursa başı boş sokak hayvanları önce barınaklara alınıyor, daha sonra sahiplenme olursa sahiplendiriliyor. 30 günün sonunda da hayvan uyutuluyor.
Şimdi bu konuya ilişkin başımdan geçenleri sizinle paylaşmak isterim.
Bundan 10-12 yıl önce, Belediye başkanlarının yüksek katılımlı bir toplantısın da konu başlığı sokak hayvanları idi, kürsüye çıkan başkanlardan çeşitli çözüm önerileri geldi.
Hatırlayabildiğim kadarı ile ;
- Bu hayvanları toplayalım Çin ‘e gönderelim onlar zaten bunları yiyor diyenler oldu.
- Denizlerimizde bulunan ve içinde yerleşim olmayan bazı adalara kısırlaştırdıktan sonra götürüp bırakalım diyenler oldu.
- Barınaklar inşa edilsin kısırlaştırıp oralarda yaşasın diyenler oldu.
- Bazı arkadaşlar kendi beldelerinde bunları zehirlediklerini diyenler oldu.
- Sadece kısırlaştıralım küpe takılsın sokaklarda gezsin diyenler oldu.
Bunlara benzer bir çok değişik fikirler üretenler oldu. Hatta bu iş için bir de sektör oluştu, hiç unutmam ilgili bakanlıktan izin alarak Belediyelere ,kısırlaştırma ve küpe takma işini yapan yetkilendirilmiş mobil veterinerlik araçları geldi ziyarete.
30 köpek kısırlaştırma ve küpe takma şu kadar bedelle ,ayrıca ilave 5 köpek de şirketten yapılacak gibi tekliflerle bir çok gelenler oldu.
Bu zamana kadar ülkemizde ki genel uygulama, varsa Belediye imkanı barınaklarda istihdam edilmesi veya kısırlaştırılarak sokaklara bırakılması.
Açıkçası bu teşhislerin ve sahada ki uygulamaların hiç biri çare olmadı.
Ben kendim şahsi olarak bu işin çözümü için kendi dönemimde yırtındım ama olmadı. Bakanlık bu konuda ki çalışmayı kısmen Belediyelere yüklediği için Belediye de kendi maddi imkanları çerçevesinde mücadelesini etmekteler.
Ancak konu Belediye olan şehir ,ilçe ve beldeler de ele alınsa da unutulan şey ve asıl sorun köylerde mücadele edilmemesidir. Hiçbir tedbir alınmayan köy yerleşim alanlarında üreme çok daha hızlı olmaktadır.
Mesela benim sorumluluk zamanın da ilçe pazarı Perşembe günleri olurdu ve 25-30 ayır köyden, abartmadan söylüyorum yüzlerce köpek getirilerek ilçeye bırakılırdı.
Peki ilçeler ne yapardı. Bunları toplayıp 100-150 Km. uzaklıkta başka bir ilin sınırlarına gece vakti götürüp bırakırdı. Yani bildiğimiz yer değiştirme işi,
Tabi ki bu konu da benim çok inandığım mama sektörü de ciddi bir etken. Her gün birkaç tane yaşlı kadın küçük çocuk faciasını da ibretle izliyoruz.
Ama bu sıkıntı bir an önce nasıl çözülecekse çözülmelidir. Gerçekten bu iş can sıkıcı hale geldi. Bir de canı yananların penceresinden bakmak lazım.
İnşallah bu konuda ki tarafların gönlünü hoş edecek bir çözüm bulunur.
Kalın sağlıcakla. Allaha emanet.