Yabancı dilin Türkçede kullanılmasına karşıyım. Başlığa bakıp da bu ne perhiz bu ne turşu demeyin. Bahsedeceğim konu ile alakalı ironik (olayla alay) bir yaklaşımdır öyle yapmam gerekiyordu.
Yukarıdaki iki örnek aslında meselenin vahametini anlatma açısından hiçbir şey değil. Bakınız ve özellikle istirham ediyorum şu örneğe dikkat ediniz. Bilgeliğinden kimsenin şüphesi olmadığı büyük filozof Konfüçyüs diyor ki “Eğer benim bir devleti yönetmem istenseydi önce dilinden başlardım. Dil bozulursa düzen bozulur, kural bozulur, kural bozulunca adalet bozulur, adalet bozulunca da insanlar neyi nasıl yapacaklarını şaşırır ve şaşkınlar topluluğundan hiçbir şey çıkmaz.”
Aslında mesele hasıl olmadı mı bu özdeyişle. Bakınız çevrenize İngilizceye Fransızcaya nerdeyse anadilimiz kadar aşina olmaya başlamıştık ki şimdi de Arapça, Farsça, Darice-Peştuca ibareler, levhalar, afişler
Yetmedi, yetmiyor…
Ülkeye sığınmacı, misafir, kaçak, para verip emlak alarak, evlenerek, iş yaparak yani bir şekilde yerleşenler bir ülke vatandaşı olmaktan öte memleket toprağını yabancılaştırma çabasındalar.
Bu paragrafın ardından zaruri açıklama yapmam gerekiyor ki asla kafatasçı, şovenist, yabancı düşmanı falan değilim insan farklılığının gökkuşağı olduğunu, değişik renklerden oluşan mozaik olduğunu, bütünü oluşturan “yap-boz” parçaları olduğunu iyi bilirim. Ben bilirim de onlar da bilir mi? Şüpheliyim.
Şüphemi doğrulayacak şeyler var. Okuyoruz, duyuyoruz, yaşayanlardan dinliyoruz. “Çoğunlukla Afganlıların yaşadığı mahalleye bir grup Suriyeli ellerinde sopa ve kesici aletlerle saldırdı. Çok sayıda yaralı var.”
“Önce bir iki idi şimdi 24 daireli apartmanın 20 dairesinde yabancılar oturuyor ki çoğunluğu İranlı.”
“Somalililerle Balililer arasında seyyar satıcılık kavgası”
“İranlı iş adamı satın aldığı fabrikada önceleri tamamı Türk olan işçileri tek tek çıkarıp yerine Suriyeli İranlı ve Afganlıları yerleştirdi. Şimdi birkaç teknik elaman dışında işletmede çalışanların tamamı yabancı.”
Very soon…
Siyasette, yerel yönetimlerde, bürokraside, devlet memurluğunda, özel sektörde, askeriyede, polis teşkilatında velhasıl her yerde ve kontrolsüz güç oluşursa sıkıntı…
Belki bazılarınız “tüm dünya ülkelerinde benzer durumlar var senin endişen ne?” diyecektir. Demeyiniz efendim o ülkelerin siyasi ve ekonomik alt yapıları yıllar önceden bu gibi, durumlar için hazırlandı bizde biraz paldır küldür oldu endişem ondandır.