İşlevleri ve ortaya koyduğu inanılmaz durumların dışında daha kaba olarak tartışılan şeyse iyiliği/kötülüğü veya doğurabileceği tehlikeler. Doğurabileceği tehlikelerin başındaysa insan faktörünü gereksiz kılması geliyor. Bu doğru.
Sanayi devriminden sonra gelişen teknoloji, nasıl sanayide çalışan insan faktörünü gün be gün azalttıysa, yapay zekânın bir süre sonra pek çok alanda insanı gereksiz kılması da kaçınılmazdır.
Birazdan bunu örneklendireceğim ama daha önce doğal zekâyı da irdelemek gerekir. Ortalama bir insanın zekâ seviyesi (IQ değeri )100 kabul edilir. 70-80 Aralığı eh işte, 80-90 aralığı idare eder. Daha aşağısı özellikle de 60 altındakiler zekâ geriliğine tekabüldür.
Einstein’ın IQ seviyesi 160 olduğu düşünülürse aradaki makas açıklığı daha iyi anlaşılır. Herkesten de bu seviye beklenemeyeceğine göre ortalama toplumda belirli konumlarda olanlarda olması gereken seviye 95-120 Aralığında olmalıdır.
Kendinin ne seviyede olduğunu merak edeler internetteki testten bunu öğrenebilirler.
Şimdi, özellikle sosyal medyada örneklerini sıkça gördüğümüz kişilerin zeka seviyesi hakkındaki fikir size ait olsun. Buyurun birkaç örnek.
Cübbeli, sarıklı sakalı bir adam karşısında sıralanmış dört çocuğa tebessüm ederek seçenekli sorular soruyor.
Soru: Bir yılda kaç gün vardır? 3 yanlış bir doğru var tabii seçeneklerde çocuklardan biri 130 diyor, hoca efendi gülerek iyi dinlemedin her halde diyor diğeri yanlış olan başka bir cevap veriyor. Hoca efendi yine sırıtıyor.
Soru: En büyük kulaklı hayvan hangisidir? Çocuklardan biri “şaaak” diye basıyor butona ve “tavşan” diyor, hocamız gülerek yanlış diyor ve diğer çocuk da yanlış cevap veriyor hocamız hala sırıtıyor.
Ve bu komedi devam edip gidiyor.
Bir sokak röportajında Kapadokya nerededir diye soruluyor, ablamız “buraların yabancısıyım”diyor. Dini konuda ahkam kesen bir adama spiker iki sure soruyor adam “kem küm”.
60 sayısının yarıma bölümü kaçtır? Sorusuna 20 kişiden 17 si 30, ikisi 20 biri de bilmiyorum diyor. Yani cevap yok. Cevap verenlerin içinde lise öğrencisi de var, değişik kademelerde memur olanlar da var, süslü püslü ablalarım da.
İki tane gezegen adını sayamayanlardan mı örnek vereyim, İstiklal marşının yazarını bilemeyenlerden mi, bir sayının yarısının iki katı neye eşittir sorusuna “hıııı?” diye on dakika düşünen mongollardan mı söz edeyim.
Nasıl bir nesil yetişti böyle? Her şeyden soyutlanmış, ellerindeki telefonların insanı aptallaştıran sosyal medya programlarına kafayı sokmuş, dünyadan haberi olmayan, duyarsız, ilgisiz ve cahil bir toplum.
Hâlbuki o elindeki telefonu icat edenler bile onlar kadar ilgilenmiyor o cihazla. Toplam maddi değeri 100 lirayı geçmeyecek birkaç çipten ve metalden ibaret aleti bize 70-80 bin TL ye kakalayan beyin ile onu bayıla bayıla alan beyin arasındaki farktır zekâ düzeyi.
Asla teknolojiden uzak kalalım demiyorum, demem de çünkü gelişmek, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için ona her zaman ihtiyacımız vardır. Lakin asıl mesele teknolojinin bizi aptallaştırmasına izin vermektir.
Şimdi meselenin özüne dönersek, yapay zekâ normal zekâya alternatif olarak geliştiriliyor. Hatta daha ileri giderek doğal zekânın yapabileceği şeyleri daha çabuk ve daha doğru ve hatasız olarak ortaya koymak amacıyla geliştiriliyor. Nihayetinde onu da yapan doğal zekâdır.
Bir şeyi göz ardı etmemeliyiz. Yapay zekâ doğal zekânın emrindedir (şimdilik). Bu konunun teferruatı ve tehlikeleri çok daha önceden filmlere ve kitaplara konu oldu. Başka bir tehlikesi de işin kolaycılığına kaçılacak olması. Üç cümle ver konu ile alakalı dört de sözcük, yapay zekâ ile mükemmel bir makale ya da kompozisyon elde et. Bu tam anlamıyla pek çok şeyin bitişidir. Tabii her şeyden önce de okumanın ve araştırmanın.
Diğer taraftan bu kadar cahil insanın içinde ne sorarsanız sorun yapay da olsa sorulan soruların tamamına “tak tak tak” doğru cevap veren bir makine ile dünyanın uydusu nedir sorusuna “hııııı?” diye düşünen canlı arasında bir tercih yapacak olsam Vallahi beni tercihim o robottur kimse de alınmasın.