En güzel aşk şiirleri yağmurda yazılmıştır bence. Romantik duyguların vazgeçilmez aracıdır. Mesela Mine Koşan’ın “Yağmurun sesine bak aşka davet ediyor” diye başlayan şarkısı hala kulaklarımdadır. Romanların ilham kaynağı şarkıların özüdür yağmur.
Bakın mesela yıllar geçti ama Singing in the rain” filmi ve onun unutulmaz sahnesi yağmurda dans hala hafızalarımızdadır.
Bunca sorun varken, sıkıntı varken şimdi durup dururken niye yağmur meselesine girdin dediğinizi duyar gibiyim. Sabır efendim sabır geliyorum.
Bu kadar romantik ve hisli bir kelime olan yağmuru sinir meselelere alet ediyoruz ya ona dayanamıyorum.
Zamlar yağmur gibi yağıyor.
Bombalar şehir merkezine yağmur gibi yağıyor.
İşte bu ikisi de şu sıralarda hepimizin ana meselesi oldu ya bu meseleyi yağmurla izah etmek de benim gibi pluyıofilleri deli ediyor.
Zamları artık herkes kanıksadı ama o bombalarla yitip giden canların arkasından akan yağmur gibi gözyaşlarının hesabını kim nerede verecek bilmem.
Savaş ve acıda duygusal olunmaz. Suçluyu şu ya da bu diye kategorize etmek de manasız. Çünkü sonuçta ölüm var.
Savaşın ve karmaşanın biri biter gibi olurken bir diğerinin başladığı Ortadoğu coğrafyasında senaryo yazarları asla bitmeyen ve bitmeyecek bir dram dizi çekimin senaristi ve rejisörlerinden barışı beklemek zaten aptallık olur.
Zaman ilerledikçe bir şekilde açığa çıkan belgelerden şoo küresel güç diye adlandırılan yapımcı şirketlerin görev verdikleri Hollywood ofisleri hemen her dizide bir ülkenin kışını bahara çevirmek için döktükleri teri acıklı sözlerle yutturmaya çalışırken, bunu da vah tühler arasında izleyen bizlere de bir ders verir mi bilemiyorum.
Aslında şu mübarek suyun gökten inişine örnek olarak verilen bombalarla yok olan canların durdurulması için yapılması gereken bir yerlerde toplanıp kahrolsun İsrail falan demekle olmayacağını herkes biliyor özellikle de toplanan o kalabalık ama yapılacak da başka bir şey yok.
Neden mi?
Onlarca neden sayabilirim ama sadece birini ve en önemlisini söyleyeyim. Ekonomik sebep.
Yani mesele hani o kürsünden “ al eline bıçağı yürü Gazzeye, biz arkanızdan duayı okuruz” diyen biri var ya ( hoca diyemiyorum). Mesele bu kadar karikatürize edilemez. Ayıptır, günahtır.
Artık herkes bilmeli ki bu meseleler hamasetle çözülecek şeyler değil. Tüm devletlerin ortak sorunudur.
Bizim elimizden galiba “gökten yağmur değil sevgiler yağsın” diye başlayan şarkının gerçek olmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor.