Ne mi mesela?
Sorsan hepimiz dürüstüz, hepimiz ahlaklı, hepimiz onurlu. Peki, kim bunların tersine hareket edenler? Yine bizler.
Piyasada spekülasyon yaratanlar, özel zamanlarda daha fazla türeyen merdiven altı üretimlerle halka bozuk gıda kakalayanlar, memleket aşığıyım diyerek memleketi soyanlar, iyi günde ortada olup zor zamanda yarasa gibi karanlıkta kaybolanlar, koltuk sahibi iken Cuma mesajı yollayıp koltuk kayınca merhabayı bile çok gören vıttırı vızzık adamlar. Tüm bunlar bizim toplumumuzun bireyleri değil mi?
Ben yalancıyım, ben hırsızım, ben sahtekarım, ben dolandırıcıyım, ben ahlaksızın biriyim, ben vatan hainiyim diyen birini gördünüz mü?
Görevdeyken kaytarmanın her türlüsünü becerip, vatan millet edebiyatı yapan yüzlerce insan tanımıyor musunuz? Oysa hani vatanını en çok seven görevini en iyi yapandı?
Devlet dairelerinde sallabaşı al maaşı lafını adeta düstur edinenler yok mudur? Devlet malı deniz yemeyen domuz sözünü adeta atasözü halinde söyleyenler lafa gelince senden benden daha fazla milliyetçi değiller midir?
Yalvar yakar işe girip, daha girdiği dakikadan itibaren nasıl kaytarırım diye düşünenler bu tolumun milliyetçileri, muhafazakarları ya da sosyal demokratları değil mi?
Yeri geldiğinde dindarlıkta din adamını bile beğenmeyenler arasından çıkmıyor mu dini istismar edenler?
Allah, kuran, peygamber adlarını kendine siper ederek dolandırıcılık yapan, iyi niyetleri suiistimal edenleri görmedik mi alemde?
Yüzünüze gülüp daha iki adım uzaklaşmadan ardınızdan “yav şu herife de gıcık oluyorum” diyen birine şahit olmadınız mı hiç?
Hayatında tek okuduğu kitap ilkokuldaki cin Ali ile sınırlı vatandaşımızın profesörleri bile beğenmediğine, ayağına değen tek top mahalledeki naylon topken, bu işe yıllarını vermiş antrenöre bu işi bilmiyor diyen cahilleri tanımıyor muyuz?
Kadını insan yerine bile koymayan, elde ettiği başarıları küçümseyen, tek derdi başındaki bez parçası olan din kardeşimizin bir de bunu dinin temellerine bağlayarak sana ahkam kesmesine tanık olmadık mı?
İhtiyaçtan ya da hal hatır sormak için telefon açtığın birinin telefonunu açmadığına, gördüğü halde geri dönmediğine, yazdığına cevap vermediğine, sorduğun zaman da telefonunun bozuk olduğunu söyleyenlere rastlamıyor muyuz?
İstediğin randevuya cevap bile vermeyen, vermeye tenezzül etmeyen, aramana bir hafta sonra dönen, mazeret için kırk dereden kırk su getirmeye çalışan, bulunduğu makamı üstenci bir mevki haline dönüştüren liyakatli değil ama sadakatli olan yöneticilere denk gelmediniz mi?
Elde ettiği makamın, içinde bulunduğu konjonktürle alakalı olduğunu dahi kabul edemeyen, kerameti kendinden menkul kifayetsiz muhterisleri bilmiyor musunuz sanki?
Velhasıl sahip olduğumuz tüm değerleri ter yüz edip bunu da maharet gibi sırıtarak, yılışarak, alay ederek sana geri döndüren arsızları hepimiz biliyoruz amma amma amma.
En çok da böylelerine pirim vermiyor muyuz sizce?